Etiket: Harun Ülman

  • Harun Ülman

    Harun Ülman

    1936 Olimpiyatları için Berlin’e yarışmaya giden dört Türk yelkenciden üçü Fenerbahçeliydi: Behzat Baydar, Harun Ülman ve Şeref Birgen. Dördüncü sporcu ise (kız kardeşi Leyla Asım Turgut ile beraber, Türkiye su sporlarının kurucusu diyebileceğimiz) Dr. Demir Turgut idi.

    Seyhun Binzet ağabeyimizin Naviga dergisine yazdığı “Harun Ülman” yazısı, şahane bir sürece vesile oldu.

    Çok erken yaşta kaybettiğimiz kıymetli kalecilerimizden Hüsnü Teoman’ın torunu Can Teoman beyefendi, aşağıdaki birbirinden değerli fotoğraflar ve anılarla, bu yazının yazılmasına vesile oldu.

    Sözü hiç uzatmadan kendisine bırakalım ve İstanbul Yelken Kulübü’nün de kurucularından olan sembol ismin hayatından detayları okuyalım…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Harun Ülman

    Harun Ülman

    Doğum tarihi 11 Temmuz 1900. Vefat tarihi 26 Temmuz 1977.

    İstanbul Boğazı tüp geçit projesinin fikir babası ve Tersane-i Amire Sermühendisi, 1850 Girit Kandiya doğumlu Ferik (Koramiral) Ahmet Besim Paşa ile II. Mahmut döneminde Osmanlı’nın satın aldığı ilk buharlı gemiyi (Swift/Sur’at) İngiltere’den payitahta getiren kaptan John Wilward’in torunlarından Josephine Wilward (sonradan Müslüman olup Firdevs ismini alıyor ancak ailede bilinen adıyla Granny) evliliğinden olan 5 çocuktan en küçüğü Harun Ülman.

    En büyükleri 1881 Hasköy doğumlu, Birinci Umumi Harp Çanakkale cephesinin pek bilinmeyen kahramanlarından diplomalı ilk Türk hemşiresi, Reşatpaşa gemisinin başhemşiresi Safiye Hüseyin Elbi’dir.

    Tüm kardeşler Batı kültürüyle eğitim almıştır. Hepsinin ana dili İngilizce olup Safiye, Nesime, İskender, Şükrü ve Harun Osmanlı’nın yıkılışına, Cumhuriyet’in ilanına şahitlik etmiş aile büyükleridir.

    Bostancı’daki lebiderya yalı köşkünün çatı katı Harun Ülman’ın çalışma ofisiydi. Talihsiz bir yangın ile kül olan köşk ile birlikte tüm tekne planları, tuttuğu notlar, hatıra defterleri zayi oldu. Çok üzgünüm…

    Harun Amca’mızdan ortaya karisi, küçüklüğümüzde dinlediğimiz anekdotlardan…

    Yıl 1936. Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen yelken sınıfı yole dalında partneri Behzat Baydar ile birlikte Berlin Olimpiyatları’na katılıyorlar. Final yarışları gününün gecesinde Berlin akşamlarının dayanılmaz cazibesine kapılmalarının neticesinde starttan geç çıkıp yarışı ancak 9 uncu sırada tamamlayabiliyorlar.

    Yıl 1958. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü yaptığı zamanlar. Dönemin Reisicumhuru Celal Bayar kendisine mektup yazarak birinin işe alınmasını istiyor. Mektubu yırtıp atıyor ve emekliliğine 6 ay kala basıyor istifayı.

    1900’lerin başında inşa ettiği Seddülbahir kotrası şu an Bozburun’da yelkenciliğin duayenlerinden Süleyman Dirvana’nın oğlu değerli arkadaşım Edhem Dirvana’nın emin ellerinde, Ege sularında yelken basıyor ,

    Vaktiyle Pendik’te kendisine ait atölyede inşa ettiği basma tiriz & bakir perçin marifetiyle inşa edilmiş 12 kadem Dinghi’leri yolunuz düşerse Rifat Edin’in sahibi olduğu Tuzla Yat Kulübü’nde görebilirsiniz.

    Ailede en çok konuşulan icraatına gelince…

    TRT İstanbul Radyosu ses sanatçılarından Belma Hanım ile bir izdivaç yapıyor. Fakat Belma Hanim ile evli iken Celile Hanim isimli bir bayana âşık oluyor. Skandal patlayınca boşanıyorlar. Boşanma tazminatı olarak Belma Hanım’a Küçükyalı semtine ismini veren deniz kenarındaki (sonradan Hidayet Tetik tarafından Güneş Motel olarak işletilen) yalı villasını veriyor. Belma Hanım’ın güfte ve bestesi kendisine ait “Harun Elinden” (*) adlı şarkısı vardır.

    Can Teoman


    (*) Hakikaten “Sor güle bülbül ne çeker Harun elinden” diyor gibi :)

    Nur içinde yatsınlar…


    Fotoğraf-1) Ahmet Besim Paşa ve Harun Ülman

    Fotoğraf-2) Solda oturan Ahmet Besim Paşa. En sağda oturan Granny (Josephine Wilward). Ayaktakiler Safiye Elbi ve eşi Deniz Harp Okulu İngilizce öğretmeni yarbay Hüseyin Elbi.

  • Rüzgar ve Dalga

    Rüzgar ve Dalga

    Seyhun Binzet ağabeyimiz, içinde Fenerbahçe kurucularından Asaf Beşpınar’ın da adının geçtiği bir yazı ve tabii yine muhteşem görsellerle bizi, rüzgar ve dalga eşliğinde bir tarih yolculuğuna daha çıkarıyor. Keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Su Sporları ve Halk

    Modalı büyükelçi ve Osmanlı Dışişleri Bakanı Asım Turgut’un coçukları Demir ağabey ve Leyla ablanın modern yelken ve yüzme sporlarını Cumhuriyet Türkiyesine getirdiklerini ve olimpik düzeye ulaştırdıklarını daha önce yazmıştım.

    1930’ların başında bu iki kardeşe, Asım Bey’in arkadaşı Recep Peker “Su sporlarını artık Halk Evleri’ndeki cumhuriyet çocuklarına götürün ve yalnızca elit bir tabakanın sporu olmaktan kurtarıp bütün Türk gençliğinin sporu yapın” talimatını vermişti.

    Bugün bu öykünün sonrasını anlatacağım.

    Yüzme sporu daha kolayca yapılabilirdi. Gerekli olan bir havuz ya da deniz, bir mayo ve bunu taşıyacak bir atletti.

    Yelkende ise çözülmesi gereken bir tekne sorunu vardı. Bunu mümkün olduğu kadar az bir harcama ile yapıp coçukların denize çıkmaları sağlanmalıydı.

    Rüzgar ve Dalga

    İki kardeş 1936 Berlin Olimpiyatları sonrası Fransa’ya gittiler ve La Rochelle şehrinin aşağısındaki Rabeau gemi inşa tersanesinden iki küçük antreman teknesi ile bir de yelkenli getirdiler.

    Demir ve Leyla kardeşlerin bu atölyedeki resmini ve 1940’ların ada vapurunun önünde bu tekneler ile antreman yapan iki genç Türk coçuğunun fotoğrafını paylaşıyorum. Büyük ihtimalle bu iki tekne zamanın 8-10 yaş gençlerini denizle ve yarışla buluşturdu, rüzgar ve dalga ile tanıştırdı.

    Bir de bugün Fransa’nın en güzel istridyelerinin ve çeşitli nostaljik yarışların yapıldığı Rabeau tersanesinin güncel resmini de “Tarihe nasıl sahip çıkılır?” sorusunun yanıtını göstermek için ilave ettim.

    Rüzgar ve Dalga

    Kalamış Yelken Kulübü’nü yok ederek bu iş olmuyor! Amaç yaşatıp sonraki kuşaklara göstermek olmalı.

    Rabeau’nun kuruluş tarihi 1921 senesidir. Sanırım Asaf ve Athar Beşpınar ile Harun Ülman ağabeylerimiz bu atölyeden çok faydalanmışlardır.

    İki adet de seveceğinize inandığım, bence yelken sporunun hiç görmediğiniz, kült resimlerini ilave ettim.

    İlkinde Optimistin atası sayılan Rabeau’nun eseri “Petit Talion” teknesi 1930 senesinde. Kim bilir kimler yetişti bu basit ve ucuz teknede…

    İkincisi ise yine 1930’lardan… Yelkende modern Cumhuriyetin üç gülen yüzü, Modalı üç genç kız sporcu. Kimler mi? First Lady’miz Emel Cimcoz (sonradan Korutürk), yüzme sporunu Türkiye getiren Leyla Asım Turgut ve o senelerin geçilmez yüzücüsü Gizela Hanım.

    Seyhun Binzet

    Rüzgar ve Dalga
  • Cumhuriyetin İlk Yelken Yarışları

    Cumhuriyetin İlk Yelken Yarışları

    Kıymetli büyüğümüz Seyhun Binzet, babasının evrak-ı metrukesinde sportif bir hazine bulmuş. Konusu “Cumhuriyetin İlk Yelken Yarışları” olan ve (hakkında çok az malumata sahip olduğumuz) kurucumuz Asaf Beşpınar’ın da adının geçtiği bu kitapçık, Fenerbahçe tarihi için önemli doneler ve isimler içeriyor. Keyifli okumalar.

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Salname

    Babamın bıraktığı kitapları karıştırırken yelken tarihimize ışık tutacak bir belge buldum:

    1933 senesi Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı Denizcilik Federasyonu Salnamesi

    26 Temmuz tarihinde Demir Turgut ağabeyin olimpiyat üzüntüsünü yazmıştım. Şimdi bu belge ile o bilgileri derinleştireceğim.

    Bu kitapçığa göre 1914 senesinde tertip edilen deniz müsabakalarında yelken yarışları da yapılmıştır ama bu tarihten 1932 senesine kadar bir daha yelken yarışı icra edilmemiştir. Hâlbuki 1917 senesinde donanma yararına yapılan ve devrin güçlü adamı Enver Paşa’nın start verdiği yarış vardır. Neyse, bu olayı genç Cumhuriyetin hassasiyetine bırakıp biz tekrar yazılanlara dönelim.

    1932 senesinde iki uluslararası yarış sınıfı teknesinin ihzar ve ölçüleri bu sporu yapacak gönüllülere verilmiş, planları Türkçeye çevrilmiş, uluslararası yarış kuralları da Türkçeye çevrilmiştir. Bu işleri, başkanı Demir Turgut olan yelken komitesi gerçekleştirmiştir.

    Demek ki o sene yarışçılar kendi teknelerini yaparak yarışlara katılmışlardır.

    Cumhuriyetin İlk Yelken Yarışları

    Cumhuriyetin ilk yarışı 12 Ağustos 1932 Cuma günü Moda parkurunda yapılmıştır. İkinci yarış 2 Eylül 1932 tarihinde Yeşilköy parkurunda ve üçüncü büyük yarış ise 16 Eylül 1932’de tekrar Moda parkurunda yapılmış ve 47 tekne yarışmıştır.

    Bu yarışlarda sporcularımız kendi yaptıkları teknelerle büyük başarı kazanmışlardır.

    12 Kadem Dingi sınıfında Selim Zeki ve Faruk Beyler açık ara birinci olmuşlar; 15 m2 yole sınıfında ise genç mühendislerimizden Harun Bey, kıymetli denizcimiz Behzat Bey için inşa ettiği teknede beraber yarışmışlar ve iftihar edilecek bir farkla birinci olmuşlardır.

    1932 senesinde 2 ay gibi kısa bir zamanda planlanan yarışçı sınıf teknesi 12 m2 şarpiden iki adet inşa edilmiştir. Bir tanesi Eczacı Şeref Bey ve Posta telgraf müdürü Celal Bey tarafından kullanılmıştır. Bu federasyonun ilk tescil edilen uluslararası yarış teknesi olmuştur. Diğer tekne Federasyon tarafından ecnebi bir rakibe verilmiş (büyük ihtimalle Romanyalı) ama Şeref-Celal ekibi büyük farkla birinci olarak ilk yabancı rakibi geçen Türk sporcuları olmuşlardır.

    Kitapçığın sonunda ise “Artık daha fazla şarpi yapıp, uluslararası temaslar için hazır hale geleceğiz” diyor.

    Bu yazının özeti ismi geçen Demir Turgut, Behzat Baydar, Şeref Birgen, Harun Ülman hep İstanbul Yelkeni kurucuları oluşudur. Fen heyetinde bulunan iki deniz inşaat mühendisi Ata Bey ve Asaf Bey İstanbul yelkenden ağabeylerimizdir. Ana yelken kulübü derken kastedilen kulüp büyüklüğü veya sporcu çokluğu değil, işte bu öncülüktür.

    Cumhuriyetimizde yelken yarışları 1932 senesinde başlamıştır; sporumuzu Atatürk’ün direktifi ve Refik Saydam’ın önderliği ile Halk Evleri’ne sokan nesil işte bu nesildir. Yarıştıkları tekneleri bile kendileri inşa etmiştir.

    Seyhun Binzet (Cumhuriyetin İlk Yelken Yarışları)

    Cumhuriyetin İlk Yelken Yarışları
    Cumhuriyetin İlk Yelken Yarışları
    Cumhuriyetin İlk Yelken Yarışları
    Cumhuriyetin İlk Yelken Yarışları