İslâm Çupi’nin Fenerbahçe’nin 1974 şampiyonluğundan sonra kaleme aldığı yazı, “En Güzel Yazı” olarak tarihe geçmeyi hak ediyor… Keyifli okumalar…
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu
Didi
Fenerbahçe Şampiyonluğunun Boynundaki Esrarlı Gerdanlık
Fenerbahçe 3 yıl ayrı kaldığı lig şampiyonluğu ile yine iç içe girdi…
Fenerbahçe Türkiye’de şampiyon olsa da olmasa da, halktır, halkın ta kendisidir… Sarı-Lacivertli kulüp, tarihinin yaprakları çevrildiğinde her devrede isminin önüne en büyük kalabalığı biriktirmiş kulüptür.
İsminin spor sayfasına yapışmasını istemeyen bir politikacı ne güzel anlatır bu diyalektiği:
“Türkiye’de siyasi kadroların kulpundan tuttuğu iktidar hazzı hafta sonu biter… Çünkü Türkiye’de Cumartesi-Pazar Fenerbahçe iktidarı kurulur.”
Çocuklarına etin kendisini değil resmini bile götüremeyen baba, evlatlarının midelerini Fenerbahçe galibiyetleri ile doyurur… Müdürüne, şefine, patronuna kızan küçük insanın intikamında, Fenerbahçe zaferlerinin tartışılmaz balyozları vardır. Yaşamayan halkın, itilen kakılan kitlenin, sevinçleri gram gram damlayan insanların, Cumartesi-Pazar eskimeyen, tükenmeyen mutluluğudur Fenerbahçe…
Sabah her erken kalkan insanın ihtilale teşebbüs ettiği, dans figüründen çok bomba atıldığı bir ülkenin ihtilal heyecanlarından gelen bir Didi’nin bile, şaşkınlıklar geçirdiği Fenerbahçe sevgisi, şimdi kapatılma sistemi olmayan bir neon gibi tüm Türkiye direklerinde ışıldamaktadır.
Dünya şampiyonluklarını bir virtüöz Brezilyalı olarak yaşamış, en azgın ve değişik sevgili dünya tribünlerinden alkış toplamış bir Didi’nin “Futbolda en büyük gürültü” diye saygı duyduğu Fenerbahçe dünyası budur…
Didi imtihanla, kitapla, kurslarla içi dışı ilim dolmuş bir teknik direktör müdür? Değildir… Ama Didi büyük insan ve büyük bir futbolcudur.
Didi iki yıl futbolcularının adalelerine at serumu şırınga etmemiş, kulaklarına topun yaşanmış ve yaşayan en iyi şiirlerini söylemiştir.
Fenerbahçe’de oyuncu her maç ayakları değil, kafası ağrıyan bir yaratık haline sokulmuştur.
Az idman… Çağ dışı çalışma… Dayanıklı ve adaleli olmama… Fizik, kondisyon gibi her futbol marangozunun ayrı şekilde yonttuğu bir kalıptan yoksun olma…
Bütün bu bilimsel eksikliklere rağmen şampiyonluk… Ne dersiniz? Yoksa ilim, bilim Kalamış’ta kafasına sarık mı sardı? Didi’nin üfürükleri, futbol ilmi adına fırlatılan hikmetlerin önüne mi geçti?
Sorun bakalım 1 yıl Türkiye’nin en büyükleri olan Cemil, Osman, Ziya, Yılmaz, Alpaslan ve Datcu’ya… Kurcalayın Fenerbahçe formasının büyüklüğü ile kendi gençliğini kol kola henüz sokamamış tüysüzleri… Bir yıl boyunca tribünlerde insan değil, taş olmuş o koskoca taraftar kitlesinin elem ve mutlulukları üzerinde bir araştırma yapınız… 365 gün ayr stratejilerin kımıldadığı şampiyonluğun yakasına yapışıp bağırınız “Didi’yi nasıl bilirsiniz?” diye…
Fenerbahçe böyle büyüklüktür işte…
İslam Çupi – Tercüman Gazetesi









