Etiket: Recep Adanır

  • Büyük Fikret Röportajı

    Büyük Fikret Röportajı

    Rıdvan Yelekçi imzalı Büyük Fikret Röportajı, sporcu başkanların bakış açısını göstermesi açısından çok kıymetli. Keyifli okumalar…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Büyük Fikret Röportajı

    “Lefterlerin, Suatların, Metinlerin, Canların, Kadrilerin, Receplerin dönemi bana zevk veriyordu. Bunlar Türk futbolunun yüzünü ağarttı, Bugün ise oynadığımıza futbol demek için bin şahit lazım.”

    “Günümüzün futbolcusu kendine hiç bakmıyor. Örneğin, kendini yeni yeni toparlayan bizim Selçuk, Zonguldak maçı sonrası yanına gencecik Hasan’ı da takıp sabahlara kadar gece kulüplerinde eğlenmiş…”

    Fenerbahçe’nin sembolü Büyük Fikret’le oturup sohbet ettik. Her konuda konuştuk. Laf lafı açtı, sohbet de uzadıkça uzadı.

    Yaşını sorduk:

    “74 yaşındayım. İçki ve sigara kullanmam. Her sabah da idman yaparım. Yürümeyi çok severim. Kendimi bildiğimden bu yana Fenerbahçeliyim. Dördüncü takımda futbola başladım. A takımına yükseldim. Yıllarca oynadım.”

    “Bugünkü futbolcular?” deyince Büyük Fikret kızar gibi oldu.

    Bunlar futbolcu değil. Her şeyden önce kendilerine bakmıyorlar. Zonguldak maçını 5-0 kazandık. 1-0’lık sonuca bile razıydım. Maçtan sonra yeni yeni düzelmeye başlayan Selçuk’u yine bir gece kulübünde görmüşler. Üstelik yanına genç Hasan’ı katmış. Böyle futbolculuk olur mu?

    Teknik adam olarak görev yaptınız ve başarılı da oldunuz.

    Ben yıllarca kulüpte müdürlük görevinde bulundum. Teknik adamlar sezon ortasında kaçınca, takımı çalıştırmak bana düştü. Bir sene şampiyon kulüplerde 3. Tura kadar yükseldik ve MTK’ya (Macar) elendik. O MTK da finali oynadı. Ben istikbalimi futbolcunun ayağına bağlamam.

    Derwall’in yerinde olmak ister miydiniz?

    Önüme milyonları yığsanız, teknik adam olarak görev yapmam.

    Kulübün mali durumu nasıl?

    Şu anda 150 milyon lira borcumuz var. Buna mukabil de forma reklamından aldığımız, faizi dahil 110 milyon bankada bloke edilmiş vaziyette. Yani anlayacağınız, pek sıkıntımız yok.

    Siz jübile yaptınız mı?

    Yapmadım. Jübile şans işi. Lefter 42 bin lira ile futbola veda etti. Buna karşılık Fenerbahçe’de 2 yıl oynayan Büyük Mehmet 15 milyon aldı.

    Hangi devrin Milli Takım’ı başarılıydı?

    Bizden sonraki devrin Milli Takım’ı başarılı maçlar çıkardı. Lefterlerin, Canların, Metinlerin, Turgayların, Suatların, Kadrilerin, Receplerin oynadığı Milli Takım, Türk futbolunun yüzünü ağarttı.

    Bugün için ne diyorsunuz?

    Bugün biz futbol oynamıyoruz. Başka bir oyun oynuyoruz. Avrupalı da buna şaşıyor zaten.

    Ya futbolcu için?

    Dediğim gibi futbolcu kendine bakmıyor. Futbolcu her şeyi yapacak. İçki de içecek, hovardalık da yapacak, fakat bir ölçü dahilinde olacak. Ölçüyü kaçırıyorlar.

    Maça gidiyor musunuz?

    Zorla gidiyorum. Başkan olmasam gitmeyeceğim.

    Beşiktaş nasıl takım?

    Formda, biz de iyiyiz. Galatasaray kötü. Galatasaray’ı kupada elersek, büsbütün dağılırlar.

    Fenerbahçe’de başkanlığı siz mi arzuladınız?

    Kesinlikle hayır. Bir hafta evimin kapısını aşındırdılar.

    Basketbol şubesi için ne diyorsunuz?

    İyi gidiyorlar. Fakat masraflı bir şube. En son Koraç Kupası’nda kulüpten yine 20 milyon verdik.

    Son olarak söyleyeceğiniz?

    Futbolcu ve antrenör olarak Fenerbahçe’yi çok şampiyon gördüm. Bir de başkan olarak şampiyon görsem, gözüm açık gitmez.

    Röportaj: Rıdvan Yelekçi

  • Birol Pekel Röportajı

    Birol Pekel Röportajı

    Fenerbahçe’ye Şenol Birol ile birlikte gelip bir tezahürat transferi de yapan Birol Pekel Röportajı… Beşiktaş günlerinden…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


    Taşıdığı 10 Numarayı Daima Hak Eden Futbolcu Birol Pekel

    Beşiktaş’ın bu yeni fakat büyük şöhreti “Takımım gelecek sene de şampiyon olacak’’ dedikten sonra 6 sene Beşiktaş’ta aynı formda oynayacağını ve futbolu da Beşiktaş’ta bırakacağını söyledi.

    Birol Peker Kimdir?

    Birol Pekel 1938 yılında İstanbul’da doğmuştur. Futbola küçük yaşta başlamış ve ilk defa olarak Modaspor Kulübü’nde lisans çıkarmıştır. Fakat Birol Modaspor Kulübü’nde yüzme ve basketbol branşlarında faaliyet göstermiştir. Siyah saçlı 1,78 m boyunda, 72 kg. ağırlığında ve kahverengi gözlü olan genç futbolcu, 1956 yılında Beylerbeyi Kulübü’ne transfer olmuştur. Orada 3 sene futbol oynayan Birol Pekel, nihayet küçüklüğünden beri sevdiği Beşiktaş Kulübü’ne geçen sene Temmuz ayında geçmiştir. İki kız kardeşi daha vardır. Babasını küçük yaşta iken kaybetmiştir. Kardeşleri evli olduğundan annesi ile birlikte Kadıköy’deki evlerinde oturmaktadır.

    Genç yaşında modern futbolu layıkıyla oynayarak bütün futbol otoritelerinin takdirini kısa zamanda kazanan Birol Peker ile karşı karşıyayız…

    Futbolu çok sevdiğim kulübümde bırakacağım. Bugünkü formumda daha 6 sene futbol oynayabilirim, diyerek gözleri uzaklara dalan genç futbolcu, aşağıdaki sözlerini de ilave etmekten geri kalmıyor:

    Beşiktaş çok büyük bir kulüp. Onun siyah – beyaz formasını giyip sahada mücadele etmek ne büyük bir şeref. Her maça çıkışımda Beşiktaş’a gönül veren binlerce taraftarın nasıl ümit dolu gözlerle bizlere baktıklarını görür ve heyecanlanırım. Onları mesut etmek için çalışır, didinir ve galip geldiğimizde de vazifesini yapmış bir insanın huzur rahatlığı içinde sahayı terk ederim.  

    Acaba diğer arkadaşlarınız da sizin gibi mi düşünüyor Birol?

    Evet… Onlar da benim gibi düşünerek hareket ediyorlar. Zaten bu sene şampiyon olmamızın en büyük amili de budur.

    Beşiktaş Kulübünün genç ve kabiliyetli futbolcusu Birol Pekel 1953 yılında Modaspor Kulübünde ilk defa lisanslı sporcu olmuştur. Aynı sene İstanbul küçükler arası yüzme şampiyonu olmuş ve devamlı olarak Modaspor’un genç basketbol takımında oynamıştır. 1955 yılında Kadıköyspor’a geçmiş, bir sene sonra da Beylerbeyi Kulübü’nde futbol oynamaya başlamıştır. Birol, Beylerbeyi Kulübü’ne geçişini şöyle anlatıyor:

    Kadıköy’de << Bahariye>> isminde bir yazlık takımımız vardı. Bir gün Beylerbeyi ile hususi bir maç yaptık ve 1-1 berabere kaldık. Beylerbeyi Kulübü’nün idarecileri beni beğenmişler. Transfer ayında da teklifte bulundular. Ben de talebe lisansı çıkartarak Beylerbeyi’ne geçtim. Beşiktaş’a transfer olana kadar da Beylerbeyi takımında devamlı olarak oynadım.

    Milli takım kadrosuna alınmışsın, bu hususta ne düşünüyorsun?

    Milli takımda oynamak benim için büyük bir şereftir. Bu vazifeye davet edildiğim için çok memnunum. Bir sporcu için milli takımda oynamaktan büyük bir şey olamaz.

    Birol, Beşiktaş Kulübü’ne nasıl transfer oldun?

    Beylerbeyi’nde talebe lisansı ile oynuyordum. Bizim yakınımızda oturan Beşiktaş’ın eski futbolcusu Faruk Sağnak ağabey beni her gördüğü zaman ‘’Okulunu bitir, seni Beşiktaş’a götüreceğim.’’ derdi. Geçen sene okulumu bitirdim. Talebelikle ilişiğim kalmayınca da başka bir kulübe girmemde mani kalmadı. Küçüklüğümden beri sevdiğim Beşiktaş’a Faruk ağabeyimin sayesinde kavuştum. Beni oradan artık hiçbir şey ayıramaz.

    Birol’un çocukluğu Kadıköy’de okula gitmekle ve akranları arasında top oynamakla geçmiştir. Genç futbolcunun çok sevdiği annesi, Birol’un başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatıyor:

    Oğlum 9 yaşında idi. Bir gün okul dönüşünde lastik ayakkabılarını alarak yakınımızda bulunan bir sahaya gitti. Aradan 3 saat kadar geçmişti. Gelmediğini görünce meraklanmaya başladım. Tam evden çıkıp onu aramaya gidecektim ki bir arkadaşı geldi ve Birol’un elbiselerinin çalındığını bu yüzden eve gelemediğini söyledi. Diğer elbiselerini alıp sahaya gittim. Baktım Birol orada mahzun mahzun oturuyor. Hiçbir şey söylemeden elbiselerini verdim. Giyindi ve o hadiseden sonra da gizli gizli top oynamaya başladı.

    Beşiktaş’ın genç futbolcusu küçükken incir ağacından düşüşünü şöyle anlatıyor:

    Eski evimizin bahçesinde incir ağacı vardı. Üstüne çıktım ve olmuş incirleri kopararak yemeye başladım. Kabuklarını da arkadaşlarıma atarak alay ediyordum. Nasıl oldu anlamadım, birden bindiğim dal kırıldı ve bahçeye düştüm. Başım yarılmıştı. Büyük bir acı duyuyordum. Beni hastaneye götürdüler. Annem başımda ağlıyordu. Yarayı dikmeye başladıklarında avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Baktım annem fena oluyor. Ona, şayet ağlamazsa bağırmayacağımı söyledim. Sustu ama gözlerinden yaşlar boşanıyordu. Ben büyük bir acı çekmeme rağmen annemi üzmemek için bağırmadım. Bu yüzden bir müddet evde yatmak mecburiyetinde kaldığımdan alay ettiğim arkadaşlarım bu defa beni kızdırmaya başladılar.

    Yerli ve yabancı hangi futbolcuları beğeniyorsun Birol?

    Yerlilerden Lefter, Basri ve Recep’i beğenirim. Gördüğüm yabancılardan ise Puşkaş ile Kopa iyi futbolcular.

    Türk futbolu hakkında ne düşünüyorsun?

    Futbolumuz Avrupa’da isim yapmaya başladı. Spor tesislerimiz çoğaldığı zaman Türk futbolu dev adımlarla ilerleyecektir.

    En çok heyecan duyduğun maç hangisidir?

    Galatasaray takımı ile milli ligin ilk devresinde yaptığımız ve 1-0 kazandığımız maçta çok heyecanlandım. Galatasaray ile yaptığımız her iki milli lig maçına annemi ve nişanlım Ayla’yı getirdim. Her iki maçı da kazandık. Onların uğurlu geldiklerine iyice inanmış bulunuyorum.

    Milli takımımızın yeni kadrosunu nasıl buldunuz?

    Çok beğendim. Gayet güzel tespit etmişler bu kadroyu…

    Birol, Beşiktaş maçlarında taraftarlarının ‘’Şenol… Birol… Gol…’’ şeklinde bağırmaları karşısında coştuğunu ve daha hırslı oynadığını açıklıyor. Ama sadece kendilerinin değil, bütün arkadaşlarının gol atmak için çırpındıklarını söylemekten de geri kalmıyor.

    Takımımız bu sene zorlu maçlar çıkardı ve Milli Lig’in bitmesine 1 ay varken şampiyon oldu. Arkadaşlarımız arasındaki kardeşlik havası ile önümüzdeki sezonda da inşallah şampiyon olacağız. Seneye de şampiyon olamamamız için hiçbir sebep yok. Fakat idarecilerimizin bazı transferler yapması da şarttır.

    Birol’un evinden ayrılırken genç futbolcu ziyaretimize teşekkür ediyor ve:

    ‘’Her şey Beşiktaş’ımız için’’ diyordu…

  • Bir Milli Lig Masalı

    Bir Milli Lig Masalı

    Bugün akşam saatlerinde, uçan kaçan her türlü arşiv materyalini yakalamasıyla maruf King Santillana sayesinde, Chicago tarihçisi Jeff Nichols‘un Fenerbahçe tarihine hediye ettiği muhteşem bir videoya ulaştık. Acar muhabirler üstadı Tuncay Yavuz kendisiyle hızlıca iletişime geçtiğinde Jeff Nichols, videonun US Information Agency tarafından yayınlanan bir haber bülteni olduğunu, orijinalinin ise Ulusal Arşiv‘de bulunduğunu söyledi. Aşağıda işte bu orijinal videoyu göreceksiniz. Jeff Nichols’a gerçekten şükran borçluyuz. Bu muazzam kalitedeki görüntüler Fenerbahçe ve Türk spor tarihi için gerçekten çok kıymetli. Sunucunun dediği gibi, adeta bir milli lig masalı izliyoruz.


    Maçın Detayları

    Yukarıdaki maç Fenerbahçe’nin 11. Türkiye Şampiyonluğu ile sonuçlanan 1960-1961 sezonunun son maçıydı.

    Mithatpaşa Stadı’nda oynanan maçı 23.746 seyirci izlemiş, 201.638 Lira hasılat elde edilmişti.

    Bulgaristan’dan Yordan Takov, Atanov Stourev ve Stefan Konstantinov hakem üçlüsünün yönettiği maçta takımlar şu on birle sahaya çıktılar.

    Fenerbahçe : Şükrü Ersoy, Nedim Günar, İsmail Kurt, Şeref Has, Basri Dirimlili, Kadri Aytaç, Hilmi Kiremitçi, Naci Erdem, Yüksel Gündüz, Bülent Tanyeri, Ergun Öztuna

    Galatasaray : Turgay Şeren, Candemir Berkman, Ahmet Karlıklı, Erol Kaynak, Bahri Altıntabak, Niyazi Tamakan, Uğur Köken, Ahmet Berman, Ayhan Elmastaşoğlu, Metin Oktay, Recep Adanır


    Bu çok kıymetli hatırayı tarihin girdabından çıkarıp Fenerbahçe tarihine armağan ettiği için Jeff Nichols’a bir kez daha teşekkür ediyoruz. Tarifsiz bir mutluluk vesilesi oldu…

    Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu / Bir Milli Lig Masalı