Menü Kapat

Türk Halkını Fenerbahçe’ye Aşık Eden Takım

İşgal yıllarında başarıdan başarıya koşarak “Türk’ün kalbi sende atar” cümlesini gerçek kılan ve Harington Kupası‘nı da kazanan meşhur Fenerbahçe takımı, 41 yıl sonra bir araya gelmiş ve bu güzel buluşmanın detayları 19 Nisan 1964 tarihli Milliyet gazetesinde yayınlanmış. O birbirinden müthiş Fenerbahçelileri okumak büyük keyif… Huzurlarınızda Türk halkını Fenerbahçe’ye aşık eden takım…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Namağlup Şampiyon

Şampiyonluk güzel şey… Yenilmeden şampiyonluk, daha da güzel… Ama hiç gol yemeden şampiyon olmak, hepsinden güzel…

İşte bu “en güzel”e 41 yıl önce ulaşmış 10 bahtlı kişi, geçen hafta bir araya geldiler ve 41 yıl önceyi yeniden yaşadılar. Bunlar 1922-1923 mevsiminde İstanbul Şampiyonluğu’nu hiç yenilmeden, hiç gol yemeden kazanan, o günlerin “Harika Takım”ı Fenerbahçe’nin futbolcuları idiler.

Evet, o günlerin gazeteleri bu takımı yazarken “mutad kadro” demekle yetinirler, teker teker isim yazmazlardı. Çünkü herkes bu “Harika On Bir”in değişmediğini bilirdi. Kalede Şekip, beklerde Hasan Kamil, Cafer, haflarda Kadri, İsmet, Fahir forvette de Sabih, Alaaddin, Zeki Rıza, Ömer, Bedri…

Bu “on bir”den sadece biri rahatsızdı kutlama gecesinde… Böylece takım sahay sağ beki Hasan Kamil’den mahrum çıkmak zorunda kaldı.

Fenerbahçeliler Cemiyeti’nin yıllık yemeğinde bir araya gelmek imkanını bulan 41 yıl öncenin şampiyonları Türk sporuna unutulmaz başarılarını armağan etmiş ama 41 yıl sonra kalpten gelen takdirle hatırlandıklarını görmek de onlar için gerçek armağan olmuştu.

Fenerbahçeliler Cemiyeti’nin organizasyonu ile bir araya gelen bu “Harika Takım” elemanları, 41 yıl önce bir maça çıkıyormuşçasına heyecanlıydılar. Gecenin spikeri Halit Kıvanç, onları takdimden sonra mikrofona çağırmış ve 41 yıl önceyi anmalarına vesile yaratan sorular sormuştu.

Harika Takım

İşte Şekip Kulaksızoğlu “Gol yemeyen kaleci olmanın sırrı?” sorusuna verdiği cevapla herkesi hayrette bırakıyordu : “Ben aslında kaleci değildim ki… Takımın esas kalecisi Almanya’ya gidince, kaleye geç, dediler, geçtim. Tesadüf olacak, gol yemedim. Zaten topların çoğunu da elle değil, ayakla karşılardım”

Sağ bek Hasan Kamil’e acil şifalar dilenirken, mikrofonda sol bel Cafer Çağatay görünüyordu : “Ben mi sert oynarmışım? Doğru… Biraz serttim. Ama ne yapabilirdim ki? Duydunuz. Kalecimiz tesadüfen kaleyi koruyordu. Rakipler bir de beni geçerse, ne olurdu halimiz?”

Hepsi “Harika Takım” olmak başarısını “basit bir tesadüf”müş gibi, büyük bir tevazu ile anlatıyordu.

Sağ haf Kadri Göktulga da “Yalnız sert değil kuvvetli imişsiniz de… Bir kavgada siz göründünüz mü, herkes dağılırmış” diyen Kıvanç’ın sorusuna “Bilmem” cevabını veriyordu, “Öyleydim herhalde…”

Santrhaf İsmet Uluğ’un takımın en arkasında çıkış sebebinin “en çok alkış toplamak” amacına dayandığı o gece açıklanıyor Uluğ’un bokstaki başarıları da dinleniyordu.

Sol haf Fahir Yeniçay ise, 41 yıl önceki gibi sakindi. Arkadaşları “Onun kadar sinirsiz, sakin oynayana rastlamadık” diyorlar, Yeniçay da asla sert oynamamış olmasını şöyle açıklıyordu : “Ben sahada 22 arkadaş birlikte spor yapıyoruz, diye düşünür ve hiç kimseyi rakip görmezdim”

Golcüler

Forvettekilerin bazısı 41 yıl önceden şikayet ediyordu. Mesela sağ açık Sabih Arca “Bütün topları Kaptan Zeki’ye verirdi. Biz gol atamazdık” diyordu. En büyük zevkinin de rakibin bacakları arasından top geçirmek olduğunu söylüyordu.

Sağ iç meşhur Alâ (Alâaddin Baydar), bilhassa Galatasaray’a attığı golleri unutamadığını belirtiyordu. Önceleri zayıf olan sol ayağını da antrenör Billy Hunter sayesinde kuvvetlendirdiğini sözlerine ekliyordu.

Zeki Rıza “Kaptan” olduğu için, arkadaşlarının sevgisiyle pasları ekseriya kendisine verdiklerini söylemiş ve Kıvanç’ın “Hiç gol fırsatı kaçırdınız mı?” sorusuna gülerek şöyle demişti : “Hayatta çok fırsat kaçırdım ama sahada hiç gol fırsatı kaçırmadım”

Sol iç Ömer Tanyeri, kendisine “Beleşçi” denmesinin, beklenmez golleri atışından doğduğunu ifade ediyordu : “Koşarken top hep benim ayağıma çarpar, kaleye giriverirdi. Bir defa da top kafama çarpıp Galatasaray kalesine girmiş ve bu golle Kupa’yı kazanmıştık. Ne bileyim, top beni seviyordu işte..”

Sol açık Bedri Gürsoy’un saha kenarındaki hanımlara bakmaktan ayağındaki topu kaçırdığı da, gene 41 yıl sonra ortaya çıkıyordu. Gürsoy : “Vallahi” diyordu “Şimdi Zeki Bey’i seyre gelirlerdi, ben de ondan faydalanırdım”

Büyük Şampiyonlar

41 yıl öncenin “Harika Takım” futbolcularına Muvaffak Menemencioğlu, Tevfik Taşçı, Sait Selahattin Cihanoğlu ve Doğan Aka madalya takıyorlar. “Kaptan” Zeki Rıza Sporel de takımı adına o günkü idareci ağabeylerine mukabil madalya veriyordu.

Ve “Büyük Şampiyonlar” ortadan çekilirken, 41 yıl öncekinden de çok alkışlanıyorlardı. Türk futbol tarihinin altın sayfasında yer alan bu isimler, daha nice 41 yıllar unutulmayacaklardı.

19 Nisan 1964 – Milliyet / Türk Halkını Fenerbahçe’ye Aşık Eden Takım

2 Comments

  1. Cem Ömer Egesel

    Bu müthiş kadronun tamamının yüksek tahsilli olduğunu da unutmayalım. Fenerbahçe sevgisini milyonların kalbine nakşeden bu kahramanlara selam olsun.

  2. Hür Kanarya

    Fenerbahçe’yi siyasi propaganda aracı olarak kullanmak amacıyla ele geçirmeye çalışıp başaramayan Talat Paşa, Progress’in adını Altınordu İdman Yurdu yaparak birçok Fenerbahçe’li futbolcuyu ayartıp transfer ettirir. İki yıl üst üste İstanbul şampiyonu olsalar da daha sonra silinip gider bu toplama proje takımı. Dolayısıyla bu olay kısa süreli kriz yaşayan Fenerbahçe’de Türkiye’nin ilk futbol altyapı takımlarını kuran Mustafa Elkatipzade’nin hamlesinin ürünü olan Zeki Rıza Sporel, Alaaddin Baydar gibi ileride en büyük efsane olacak genç futbolcuların A takıma kazandırılmasına zemin hazırlamıştır. İstiklal Savaşı zamanının kadrosunun ortaya çıkışının kökeni olan olay budur.

    Bu arada tarih hep mi tekerrür eder?! Türk futbolunda 100 yıl kadar öncesi de bugünkü durumda aynı. Günümüzün son lig şampiyonu takımın kuruluş amacı da akıbeti de aynı.

    İşte “Türk’ün kalbi sende atar” dizelerinin nedeni, sahada ve saha dışında işgalcilere karşı İstanbul halkının sesi, gururu ve yumruğu olmuş F E N E R B A H Ç E.

Bir Cevap Yazın