Tuncay Yavuz, kuruluş yıllarından bir efsaneyi, ilk şampiyon kadronun değişilmez oyuncusunu, Fenerbahçe’nin Alman Tankı Wilhelm Kohlhammer hikayesini yazdı.
Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu

Almanya’da Bir Fenerbahçe Efsanesi
Wilhelm, ömrünün son baharında kendini meşgul edecek bir heyecana kavuşmuştu. 1961 Ekim ayının sonlarında Almanya ve Türkiye arasında imzalanan İşgücü Alım Anlaşması onu çok mutlu etmişti. Yıllardır uzak olduğu gençlik heyecanına yakınlaşabileceği Türkler gelecekti ülkesine, hatta şehrine. Yolu Heidelberg’e düşen Türkler’e evsahipliği yaptı, Fenerbahçe’yi konuştu, onlara Fenerbahçe’yle yaşadığı şampiyonlukları anlattı. Birçoğu onu anlamadı, yakın arkadaşları bile onun sürekli anlattığı Fenerbahçe hikayelerinden sıkılmıştı, palavra diyordu. Ne de olsa elinde bir tane fotoğraf, bir rozet bile yoktu. Madem bu kadar önemliydi, neredeydi Fenerbahçe, niye onu hiç hatırlamıyordu. Hiç gücenmiyordu Wilhelm, uzaktan izlemeye devam ediyordu takımını. Karşılaştığı Türklerle de konuşmaya devam ediyordu.
Yine böyle bir gün kurucusu olduğu Heidelberg Hokey Kulübü’nde tanıştığı genç Türk mühendis onu dikkatle dinledi. Birlikte Fenerbahçe’den konuştular, eski günleri hatırladılar. Genç mühendis ona Fenerbahçe’nin son durumunu anlattı. 2 sezondur Galatasaray şampiyon oluyordu ama Wilhem Türkiye’den döndüğünden beri Fenerbahçe’nin kazanmadığı kupa kalmamıştı, ülkenin en çok şampiyonluk kazanan takımıydılar. Hem 4 sene önce dünya şampiyonunun şampiyonu Manchester City’yi de elemişti takım, herkes tekrar duymuştu adını. Cemil’in transferi de bitince takımı kimse tutamazdı.
O sohbet belki orada bitti ama, genç mühendis o günü unutmadı. 1972 yılının sonlarına doğru izin için Türkiye’ye geldiğinde bir yolunu bulup, Fenerbahçe Kulübü’ne gitti. Lokalde karşısına çıkanlara Wilhelm Kohlhammer’den bahsetti. Onun için en azından bir rozet, fotoğraf, bayrak alıp götürmek istediğini anlattı.
Fenerbahçe Bir Vefa Örneği Gösteriyor
Kulüptekiler hemen ilgilendiler, istedikleri toparlanıp paketlendi, başkan Faruk Ilgaz’ın onayına kaldı. O anda o günlerde 27 yaşında olan genç gazeteciler Kemal Belgin ve Attila Gökçe tesadüfen duydular Wilhelm ismini. Haber Tercüman’ın spor birimine uçtu ve daha hediye paketi Heidelberg’e yola çıkmadan Tercüman Almanya Bürosu’ndan Doğan Pürsün ile Erol Aydın’ın otomobili Kohlhammer’in evinin önüne park etti. Wilhelm Kohlhammer yaklaşık 60 yıl sonra Tercüman’ın özel konuğu olarak Mithatpaşa Stadı’nda oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray maçını izlemek üzere İstanbul’a yola çıkıyordu.
6 Eylül 1890’da doğan Wilhelm Kohlhammer’in İstanbul hikayesi 1912 yılının sonlarına doğru başladı. Heidelberg’de işler fena gitmiyordu aslında. 22 yaşındaki delikanlı SportClub Neuenheim 02 ile Alman Rugby Şampiyonluğunu kazanmıştı. 13-6’lık final maçının en önemli oyuncularındandı ve bugüne kadar 9 şampiyonluk kazanan kulübün bu ilk şampiyonluğunun unutulmaz oyuncularından biri olarak tarihe adını yazdırmıştı. Fakat elbette geçim derdi daha önemliydi. Deutsche Bank’ta iyi bir iş bulmuştu ve 1. Dünya Savası arifesinde İstanbul yollarına düştü.
Henüz batının diğer başkentlerinde şubeleşmeye başlamadan Alman toprakları dışındaki ilk şubesini 1909 yılında İstanbul’da açan ve o günlerde İstanbul’da 250’ye yakın çalışanı olan Deutsche Bank, Osmanlı Devleti ve Alman İmparatorluğu arasındaki yakın ilişkiden faydalanıyordu. Pek çok projenin finansmanı, krediler hep bu bankadan geçiyordu. Genç Wilhelm yabancı diller sorumlusu olarak İstanbul’daydı.
Deutsche Bank Kayıtlarında
Deutsche Bank kayıtlarına göre ülkede bulunduğu yıllarda çeşitli terfiler alarak farklı görevler üstlenen Wilhelm, spor alışkanlığından da kopmak istemiyordu. Rugby’yi çok seviyordu ama o günlerde İstanbul’da bu sevgisine erişebileceği bir yapılanma yoktu. Hokeyde de durum farksız olunca ona futbol oynayıp oynamayacağı soruldu. Elini çabuk tutan kaptan Galip, bu dev adama Fenerbahçe formasını giydirdi.
Eldeki kayıtlara göre Fenerbahçe tarihinin ilk yabancı teması olan Neozeland maçında ilk kez Fenerbahçe formasını giydi (23 Mart 1913). Sahaya 2-3-5 dizilişiyle yerleşmenin adetten olduğu yıllarda orta üçlünün ortasında yani merkez muavin olarak oynuyordu. Belki ilk maçta fark yaratamadı ama o günden sonra giderek güçlenen Fenerbahçe’nin en önemli oyuncularından birisi oldu. Fenerbahçe formasını giyen üçüncü yabancı olmasına rağmen kendisinden önceki isimlerle karşılaştırıldığında düzenlilik bakımından kulübün en eski yabancı oyuncusu olarak sayıldı.
Kayıtlara göre Wilhelm Kohlhammer 1913-1916 yılları arasında 35 maça çıktı, 5 gol attı. Fenerbahçe’nin 1913/14 ve 1914/15 şampiyonluklarında önemli pay sahibi oldu. Ayrıca Fenerbahçe tarihinin ilk Galatasaray galibiyetinin de önemli oyuncularından biriydi. O maçtan önce oynanan 7 maçta rakibine gol bile atamayan Fenerbahçe, Hasan Kamil Sporel’in 3 ve Sait Selahaddin Cihanoğlu’nun golleriyle sahadan 4-2 galibiyetle ayrılıyordu.
Fenerbahçe’nin Alman Tankı Wilhelm Kohlhammer
İstanbul’da bilinen adıyla Wilhelm Efendi (kendisi ise bunu ‘Efendi Hammerle’ olarak hatırlıyor, ülkesinde verdiği röportajlarda böyle söylüyor), hayatından gayet memnundu. Ancak İstanbul ve dünyanın hali pek iç açıcı değildi. 1. Dünya Savaşı giderek şiddetleniyor ve İttifak Devletleri için işler iyi gitmiyordu. Deutsche Bank küçülüyor ve nihayetinde 1918 yılındaki işgalden sonra şube tamamen kapanıyordu.
Kohlhammer, 1916 yılında orduya çağrıldı, teğmen olarak cephelerde yer aldı. Büyük kayıplarla sonuçlanan savaşın ardından ülkesine döndü ama futbol oynamadı, tekrar rugby’ye başladı ve SportClub Neuenheim 02 ile 1921 Alman Rugby şampiyonluğunu kazandı. Gençlik yıllarında hızlı bir hayat süren Kohlhammer, ‘Golden Twenties’ olarak adlandırılan 20’li yıllarda, bir ara Berlin’de güzel kızların uğrak noktası olan bir evde yaşadı. Heidelberg’de hokey kulübü kurdu, 58 yaşına kadar hokey oynadı.
İşte böyle bir hikaye. 56 yıl sonra Wilhelm Efendi, İstanbul’a büyük bir heyecanla kavuşuyordu. Onun bıraktığı gibi değildi hiçbir şey elbette. Maçlar Papazın Çayırı’nda değil Mithatpaşa Stadı’ndaydı. Ve yıllar sonra bir Fenerbahçe-Galatasaray maçıyla aşkına kavuşuyordu. Üstelik transferi yılan hikayesine dönen Cemil Turan ilk kez Fenerbahçe forması giyecekti o gün. 45bin kişi vardı statta, en az 100 bin kişi de dışarda kalmıştı. Şaşırdı Wilhelm Efendi. O zamanlar da ilgi uyandırırdı Fenerbahçe-Galatasaray maçları ama bu bambaşkaydı. 1-1 bitti maç, Fenerbahçe hala liderdi.
Büyük Kaptan Galip Kulaksızoğlu
Ertesi gün ilk durağı Karacaahmet mezarlığı oldu. Kabirlerden birinin başında durdu, gözyaşlarını büyük kaptanı Galip Kulaksızoğlu için döktü. “O bizim kaptanımızdı, dayanamadım. Çocuklar gibi ağlıyorum işte. Kaptanımı bir kere daha – belki de son defa – selamlıyorum işte. Ruhu şad olsun kaptan!” sözleri döküldü dilinden.
“O günlerde pür amatördük” diyordu Wilhelm Efendi. “Saçlarımızı değil, çilemizi uzatırdık takımımız için. Hatta evimizdeki halıları satıp masrafımızı karşıladığımız olurdu. Kamp yerimiz yoktu. Bir arkadaşın evinde pişen yemeği kaşıklardık ara sıra. Vapur parasını cebimizden toplardık. Formalarımızı kendimiz yamar, yıkardık. Kocakarı ilaçlarıyla tedavi ederdik sakatlığımızı. Ama yüreğimizdeki en büyük heyecan Fenerbahçe’ydi. Şu Galatasaray’ı yenmek için aylarca haftalarca sancılanmıştık ve yenmiştik!”.
“Hala yaşıyor mu heyecan?” sorusuna “Yaşıyor. Hem de büyüyerek, hasretle yanarak yaşıyor. Heidelberg’e yolunuz düşerse, futbolu seven yaşlılar size, burada bir Fenerbahçeli yaşıyor derler. O benim işte. Fenerbahçeliliğimden hiçbir zaman kopmadım. Ve iki dünya savaşını yaşamış, esir kamplarında yıllarını eskitmiş bir Alman olarak, size sevinçle şunu söylüyorum: EN BÜYÜK GURURUM FENERBAHÇE’DİR!” diye cevap veriyordu.
Galatasaray’ı Yenen Kadro
Galatasaray’ı ilk kez yenen Fenerbahçe kadrosundan yaşayan 2 kişi kalmıştı kendisinden başka: Sait Selahattin Cihanoğlu ve Nüzhet Baba. Moda Burnu’ndaki Koço’da Sait Selahattin ile kucaklaştılar önce ve hasret giderdiler.
Akşam ise sosyal lokalde şerefine bir yemek verildi. Kimler yoktu ki? İsmet Uluğ, Nedim Kaleci, Nüzhet Baba, Sait Selahattin Cihanoğlu, Mehmet Reşat, Cafer Çağatay, Kadri Celal Göktulga, Faruk Ilgaz, Rüştü Dağlaroğlu, Tevfik Taşçı, Eşref Aydın, Halit Çetinkaya, Emin Cankurtaran ve Didi! Uzun bir sohbet, bol bol kucaklaşma, göz yaşı, hatıralar. Şeref defterine atılan imzalar ve yakaya takılan altın rozet. Wilhelm Efendi, en büyük gururu Fenerbahçe’sine kavuşmuştu işte. Dostlarıyla beraberdi, gençliğini tekrar yaşıyordu sanki. Son olarak Didi’nin kulağına eğildi ve hayatının son yıllarında kendisine bir şampiyonluk hediye etmesini istedi.
Mutlu anılarla şehrine döndü Wilhelm Kohlhammer. Fenerbahçe tarihinin ilk Alman oyuncusu, bu ziyaretten 2 yıl sonra 84 yaşında hayata gözlerini yumdu ama iyi haberi de çoktan almıştı. Didi verdiği sözü tutarak Fenerbahçe’yi şampiyon yapmıştı.
Tuncay Yavuz / Fenerbahçe’nin Alman Tankı Wilhelm Kohlhammer














