Menü Kapat

Ahmet Mukbil Yazman

Ahmet Mukbil Yazman

Kıymetli büyüğümüz Seyhun Binzet, geçen sene Covid’in en yoğun olduğu kapanma zamanlarında konusu Ahmet Mukbil Yazman olan bir hatıralar geçidi kaleme almış. Biz de müsaadesiyle sitemize taşıdık. Merhum Yazman, aynı zamanda iyi de bir Fenerbahçeli idi. Geçenlerde fotoğraf albümleri müzayedelerde parça parça satışa çıkartıldı ve Fenerbahçe / Türk spor tarihine bir “Keşke” daha eklendi… Keyifli okumalar…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Ahmet Mukbil Yazman

Çok sporcuydu; kulüpte oturmaz, bütün vaktini kondisyon odasında geçirirdi.

1970’li yıllarda “Marmara Denizi kirlendi” diye yüzmeyi bıraktı, sadece güneşlenip duş alırdı.

İyi bir kulüpçüydü, her türlü davada kulübün gönüllü savunucusuydu.

Ahmet Mukbil Yazman

Sene 1965 veya 1966…

“Gel Seyhun, bir deneme yapıp ilerde olacak kazalarda motoru bozulan balıkçılara, kurtarma sandalına binmiş kazazedelere yol gösterelim” dedi.

“Tamam, Ahmet abi. Ne yapacağız?” dedim.

“Kendimizi içinde kürek olmayan şişme bir botla Sarayburnu’ndan akıntıya bırakalım ve denizde hayatta kalma mücadelesi verelim. Ben çalıştım; 2-3 hafta sonra akıntılar bizi sürükleyecek ve Limni adasında karaya çıkacağız.” cevabını verdi.

Bu çılgın bir projeydi ve ben açıkçası 20’li yaşlarda olmama rağmen korkmuştum. Kime sorsam “Deliliğin de bir sınırı vardır” diyordu… Ahmet abi işte böyle bir adamdı.

1973 senesinde Hikmet İkbal ve Selçuk Yeşil ile birlikte üç arkadaş bir Moda sandalı ile İstanbul’dan Marmaris’e gittiler ve bu seyahatlerini de Yacht mecmuasına yazdılar. Dönüşte kulüpte bu sandal seyrini bol bol anlatırdı ve “Bunu yapmalısınız. Bu denizin içinde yelken yapmak gibi oluyor” derdi. Anlatırken heyecanını görmeniz gerekirdi.

Ahmet Mukbil Yazman

Bundan bir sene sonra Yüksek Denizcilik Okulu 2. Sınıf talebesi üç denizci genç buldu, bunları kulübe getirdi ve böyle bir sandal ile daha uzaklara gitmeleri için kondisyon çalıştırdı. Bu gençler aynı zamanda Orhan Akra’nın kursunda yelken çalıştılar.

1974’de Kıbrıs Barış Harekâtı olmuş ve dünyadan ambargo yiyince, bize tek yardım eden Kaddafi olmuştu Bir anda değişik bir fikir geldi Ahmet abi’nin aklına:

“Bizim Marmaris’e gidişimizden daha uzaklara gidin, Akdeniz’e açılın ve Libya’ya sandalla gidin. Bu gidişin adını da ‘Büyük Denizcimiz Turgut Reis’i Anma’ koyun” dedi.

Bunlar üç denizci genç Ömer Selçuk (21),Tuncay Saral (21) ve Hüseyin Kolluoğlu (19); bir ekip kurdular ve adını da “Genç Turgutlar” koydular.

1975 senesinde onlara kulübün önünde iskelede güzel bir uğurlama yaptık. Orhan Akra abim navigasyondan megafonla bağırdı, “Genç Turgutlar! Yolunuz açık olsun!” diye…

Ahmet Mukbil Yazman

Bu çocuklar deniz haritaları ve iptidai navigasyon aletleri ile Libya’ya kadar gittiler. Necati Zincirkıran, Sadun Boro’dan sonra bu gençlere de çok destek oldu. Libya’da üç şehre uğrayıp geri döndüler. Bingazi, Misurata ve Trablus’ta çalışan işçilerimiz onları bir kahraman gibi karşılayıp ağırladı.

Dışişleri bakanımız İhsan Sabri Çağlayangil elçiliği arayıp, denizci çocukların Kaddafi’yle görüşmesini ve ona Türkiye’den getirdikleri bayrağı vermelerini sağladı. Dönüşlerinde ise başbakan Ecevit onları Gelibolu’da alkışlayarak karşıladı. Ustaları Ahmet abiye muazzam bir gurur verdiler. O da “Şimdiki hedef sandalla daha uzaklara gitmek” derdi. Hep çıtayı yükseltir, bir türlü o çıtaya erişilmezdi.

1990’ların sonunda İzmirli Erden Eruç bu sefer yelkensiz, sadece kürekle, dünya turuna çıktı. Başkanlığım sırasında kulüpte seyahatini anlatan bir konuşma yaptı. Ben de onu takdim ederken yaptığım konuşmada hem Ahmet abi ve iki arkadaşına hem de “Genç Turgutlar”a değindim.

Ahmet abi, sen gel de şu yapamadığımız işi, kendimizi akıntıya bırakmayı yapalım. Delilik de olsa Covid’den ev hapsinde olacağıma, sevdiğim denizde sandal hapsinde olurum.

Seyhun BİNZET

Bir Cevap Yazın