Menü Kapat

Stadın Adı

Stadın Adı

Sık sık konuğumuz olan Burhan Felek, bu defa da 1974 yılından “Stadın Adı” başlıklı yazısıyla geliyor… Türk futbolunun kadim sahalarından İnönü / Mithatpaşa Stadı’nın isim hikayesinin bir safhası… Keyifli okumalar…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Stadın Adı

A!… Bir de öğrendim ki Mihatpaşa Stadı’nın adı değişmiş, İnönü Stadı olmuş.

Ve hemen hatırladım. 27 yıl iktidarda kaldıktan sonra seçim bozgununa uğrayan Halk Partisi, Cumhurbaşkanı ve kendi başkanıyla birlikte iktidardan düşünce her şey değişmişti. İsmet Paşa’ya yaranmak, hulûs çakmak veya gerçekten hürmet göstermek için akla gelen gelmeyen şeylere onun adını koyuyorlardı. Bunlardan biri (hâlâ bitirilemeyen) bir bedbaht ansiklopedi, İnönü Ansiklopedisi idi. Hiçbir emeği olmadığı bir ilmi esere bir siyasi liderin adı verilir miydi? Bir diğeri eski has ahırın arsası üzerine yaptırılmakta olan şehir stadyumu idi. İsmet Paşa ömründe futbol seyretmemiş, hatta spora (ata binmek hariç) asla itibar etmemiş, Dolmabahçe’nin önünden geçmemişken ona da “İnönü Stadı” demişlerdi. Ayrıca Taksim Kışlasının aslında o güzel ve kıymetli yerini battal eden bir boşluktan ibaret olan “Taksim Gezisi”nin (merdivenlerinin hemen gerisine de İsmet Paşa’nın bir heykeli dikilmek üzere teşebbüse girişilmiş ve bir mermer heykel oturağı yapılmıştı. Ayrıca İsmet Paşa Cumhurbaşkanı olur olmaz posta pullarının üzerine resmi basılmıştı.

Ne ise… Bunlar ve daha başka manasızlıklar yapıldı; yapıldı, yapıldı. Derken 1950’de Halk Partisi iktidardan düştü, Bugünkünden daha hızlı bir değiştirme cereyanı, önüne geleni alıp götürürken memlekete verdiği büyük zaferin adı, Atatürk tarafından kendisine ad verilmiş İsmet Paşa’yı da hiçe sayıp ne kadar “İnönü” ismi, resmi varsa ortadan kaldırdılar.

“Yahu! Ayıptır!” diyen olmadı… Ve biçare Paşa’nın ilk “tesmiye”lerden haberi yokken son tashihlerden ister istemez acı acı haberi oldu. Posta pullarındaki resmine suratını örtsün diye nizam harici kalın kaşlı bir kara ay bastılar. Ansiklopedinin adına “Türk” dediler. En gülüncü, Dolmabahçe Stadyumu’nda oldu. Allah rahmet etsin, bir gazeteci arkadaşımız vardı. 1950 siyasi furyasında İstanbul’dan belediye azası oluverdi ve Şehir Meclisi’nde bir gün:

“İnönü’nün adını kaldıralım. Mithat Paşa Stadı olsun efendim!” diye teklif etti. Tabii hemen kabul edildi, İnönü kalktı ya! Yerine Mithat Paşa denmesine kim itiraz edebilir?

İnönü’nün Taksim’deki heykel kaidesine de üstündeki yazıları örtmek için tahta kapladılar. Bütün bunlardan ismet Paşa’nın ne kadar mustarip olduğunu bilmem. Hâlbuki yaptıran asla kendisi değildi. Ayıp oldu. Çok ayıp oldu. Ama asıl ayıplar uçtu.

Birincisi, İsmet Paşa’nın hayat ve iktidar devrinde ona bağlılık için bu isimleri koymak.

İkinci ayıp, bu isimleri ismet Paşa düşer düşmez hemen değiştirmeye kalkmak.

Üçüncüsü, İsmet Paşa’nın vefatından sonra değil, Halk Partisi koalisyonu iktidara gelir gelmez eski yeni isimleri kaldırıp tekrar İnönü ismini koymak.

Bunların hiçbirine ihtiyaç yoktu dostlarım. Çünkü o adam bunlara ne muhtaç, ne teşne idi. Ve milli takdir bu kadar oynak ve değişik olamazdı. Ya, şimdi hiçbir şeyden haberi olmayan Mithat Paşa ne olacak? Bunlar abes, hatta güzel olmayan şeylerdir. Niyetler güzel olsa da.

Ve şimdi işitiyorum, öteye beriye İnönü adı koyuyorlar. Sokaklara, meydanlara Belki yarın mekteplere falan… Acaba samimi mi? Öyle ise neden önce değiştirdin; siyasi etkenlerle?

Vatan hizmetlerini takdir ve bunların karşılıklarını iyice tayin bir medeniyet ve hemşerilik vazifesidir. Ama bunu ilk akla getirenin peşinden koşmaya da asla zaruret yoktur.

Her şeyde; takdirde, tenkitte, hatta mizahta daha ciddi olmaya çalışmalıyız. Bu adına şimdi uygarlık dediğimiz medeniyet icabıdır. Pek de güç değildir. Sadece gösterişsizdir. Bir medeni cemiyet, yelkenli kayak değildir. Her rüzgâra yelken açmaz. Hizmet erbabını takdir etmek bir kadirşinaslık vazifesi ise, bu da siyasi mevsimlere göre değişmemelidir.

Bundan 20 yıl evvel ismet Paşa liyakatsiz idi diye stattan aldığınız adını bugün sonradan liyakatlendiği için mi iade ettik?

Burhan Felek – 16 Şubat 1974 – Milliyet Gazetesi

Bir Cevap Yazın