Menü Kapat

Gazi’nin Spor Manifestosu

Gazi'nin Spor Manifestosu

30 Eylül 1926 tarihinde Ankara’da Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı ziyarete giden Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı Heyeti, Atatürk‘ün müthiş konuşmasını dinlemiş… Sizi, “Gazi’nin Spor Manifestosu” denebilecek bu mükemmel metinle baş başa bırakalım… Keyifli okumalar…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Gazi Hazretlerinin Sporculara Nutku

Ankara, 30 (A.A.) – Spor kongresi namına Reis-i Cumhur Hazretlerine arz-ı tazimata memur edilen heyet-i mahsusa bugün saat on beşte Çankaya’da müşarünileyh hazretleri tarafından kabul buyurulmuştur. Maarif Vekili Necati Beyefendi hazretleri maksad-ı ziyareti bütün Türk gençliğini temsil eden kongre azası namına arz-ı tazimat etmek olduğunu beyan eyledi.

Gazi Paşa Hazretleri Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı teşkilatının nerelere kadar teşmil edilebildiğini sormuşlardır. Merkez-i Umumi namına Ali Sami Bey şimendifer uğrağı ve sahil vilayetlerden birçoğunun mıntıka teşkilatı olduğunu, dâhilde ve Şark vilayetlerinde vesait-i nakliye fıkdanı yüzünden teşkilatın taazzuv edemediğini, yalnız Sivas’ta bir teşekkül vücuda gelmek üzere olduğunu arz etti. Kongrece sporculuğun ırk meselesi, memleket ve müdafaa-i vatan meselesi olduğu kanaatiyle çalışıldığını, bir senelik mesai tetkik edilirse eski ve yeni zihniyet farkının spora ve sporculuğa karşı bir engel olarak dikildiğini, bu zihniyet farkının İstanbul’da cemiyet-i umumiye-i belediyede bir azayı sporcuları tulumbacılara teşbih gibi fena bir ifadede bulunduracak kadar derin olduğunu ve mali müşkülatın da bazı işleri yapmaya mani bulunduğunu izah eyledi.

Reisicumhur Hazretleri bu izahatı hususi bir alaka ile dinlemişler ve murahhasları sükûn ve sürur içinde bırakan atideki beyanatta bulunmuşlardır:


“Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın senelik kongresini akdeden heyet-i muhteremeyi huzuruyla şerefyab olduğum güzide heyetinizi de hürmet ve muhabbetle selamlarım. Son sene zarfındaki dâhili ve harici mesainizi dikkatle ve büyük alaka ile takip ettim. Bugünlerde de kongreniz müzakeratını takip ediyorum.

Efendiler, şikâyet ettiğiniz, hatta müteessir olduğunuz bir takım hususat ve esbab mevcut olmakla beraber ben himmetinizin netayicini şayan-ı memnuniyet ve tebrik buluyorum. Şahsen müteselliyim. Çünkü spor hayatında memleketçe, milletçe, hükümetçe, başlanılmış ciddi, şuurlu mesai tarihi çok yenidir.

Filhakika bütün dünya milletlerinin bu hususta sarf ettikleri derin vakit, büyük zahmet ve çok uzun müddet nazar-ı teemmüle alınırsa memleketimizde bu mühim işin deruhte edildiğinden bugüne kadar geçen zaman çok değildir.

Tekrar ederim: Memleketimizde spor hayatında ciddi ve şuurlu mesainin sarfına başlanalı çok değildir. Buna rağmen bugün elde edebildiğimiz neticelerin asla ye’s-aver olmaması lüzumuna kani bulunuyorum.

Efendiler, mütemadi ve mütevali mesainiz esnasında iktiham çaresini bulamadığınız barikatlar karşısında kaldığınızı biliyorum. Bilhassa çok müşteki olduğunuz ve önünde elem ve teessür duyduğunuz mânianın mali cihet olduğu tebarüz ediyor. Sizin çok hassas olduğunuzu anladığım bu mânia karşısında benim size yegâne söyleyeceğim söz şudur:

Bu noktada asla füturlu olmayınız! Bu sözümün sizi teselli ve sadece teşvik için söylenmiş bir söz oluğunu telakki etmeyeceğinize eminim. Benim emniyetimin sizde de tahassülünü temin için arzu ederseniz bazı izahatta bulunayım:

Efendiler, senelerce evvel bu memleket, bu güzel, kıymetli millet büyük bir felaketin içinde bırakılmıştı. Ben memleket ve milleti düştüğü felaketten çıkarabileceğim kanaatiyle Anadolu’ya geçtiğim ve maksadın icap ettirdiği teşebbüsata giriştiğim zaman cebimde de elimde de beş para bulunmadığını beyan edebilirim.

Fakat parasızlık benim milletle beraber atmaya muvaffak olduğum hedefe müteveccih adımları tevkife değil, zerre kadar tenkise dahi sebep teşkil edememiştir. Yürüdük, muvaffak olduk. Yürüdükçe, muvaffak oldukça maddi müşkülat ve mevâni kendiliğinden hallolundu.

Efendiler, Ankara’da mukaddes topraklarımızı her taraftan sarsan ve fiilen işgal etmiş düşman ordularını bu mukaddes topraklardan atmak imkânından bahsettiğim zaman bana en şuurlu, dûr-endîş oldukları iddia olunan zevat bütün bu teşebbüsatın paraya mütevakkıf olduğundan bahsettiler. Ve “Ne kadar para vardır?” veya “Nereden para bulabilirsin?” gibi sualler tevcih ediyorlardı. Benim verdiğim cevap şu idi:

“Türk milleti kendi hayat ve selametine müteveccih olduğuna kanaat edeceği teşebbüsatı başarabilecek kadar servete maliktir. Ve teşebbüsün ciddiyetine kanaati halinde onun istilzam ettiği kadar servet menbaı müteşebbislerin emrine amade kılar.”

Efendiler, bu dediklerim sözden fiile geçmiş hakikatler değil midir?

Efendiler, bu noktada şunu da ilave edelim ki bir gün Ankara’da ilk milli hükümet teşekkül ettiği zaman etrafın servetinden bahsetmeyeceğim. Fakat o hükümeti teşkil eden ricalin dahi bana “Hükümet teşekkül etti. Fakat idare-i devlet ve hükümet için nereden para alacağız?” dediklerini hatırlarım. Verdiğim cevap çok sade olmuştu:

“Mesainiz devleti milleti istihlasa matuf olunca ve bu hedef ve mesainiz büyük Türk milletince malum olunca sualiniz tekerrür etmeyecektir. Türk milleti kendisi için kendi ati ve selameti için çalışan müteşebbisleri ve heyetleri müşkülat karşısında bırakmayacak kadar yüksek vatanperverlik ve yüksek şeref hissiyatıyla mütehalliddir efendiler”

Aradan yedi sene geçtikten sonra bugün Türk milletinin içinde bulunduğu vaziyet ve temas ettiği hudud-u medeniyet mucib-i memnuniyet değil midir?

Henüz iddia etmiyorum ki memleket bütün menabi-i serveti inkişaf etmiş ve milleti layık olduğu saadetin refaha isal için hükümet-i cumhuriyenin yed-i istifadesine geçmiştir. Fakat bugüne kadar olduğu gibi teşebbüsat-ı milliyemizde iman ile muvaffakiyet ve iman ile azimkârane yürüyecek olursak ki yürüyeceğiz, bu son işaret ettiğim nokta-i muvaffakiyet ve hatta tamamen mütehallid olacaktır.

Binaenaleyh efendiler, sizin içinde bulunduğunuz mesai ve teşebbüsatınızın hedefi milletin hayati bir meselesini, ırkı bir meselesini, medeni bir meselesini hale matuf bulundukça önünde mütereddit durduğunuz maddi manianın kendiliğinden mütereffi! olacağına ve bunun önüne çıkan müşkülatın kendinden hallolunacağına şüpheniz kalmasın.

Efendiler, cihanda spor hayatı, spor âlemi mühimdir. Bunu siz mütehassıslara izahtan müstağniyim. Bu kadar mühim olan spor hayatı bizim için daha mühimdir. Çünkü ırk meselesidir. Irkın ıslah ve küşayişi meselesidir, ıstıfâsı meselesidir. Ve hatta biraz da medeniyet meselesidir.

Ben bu noktaları size ayrı ayrı izah etmek istemiyorum. Çünkü siz esasen meşgulsünüz. Yalnız ben millette, evlad-ı memlekette sporculuğun nazarımda ne kadar mühim olduğunu izah için şunu diyebilirim ki: Mukaddes vatanı, Türk milletinin yüksek şeref ve menfaatini müdafaa eden ordudur. Bundan daha mühim, daha ali bir istinat mutasavver midir? Bahusus bugünkü cumhuriyet ordusundan bahsolunurken bundan daha ali bir kuvvet mutasavver midir?

İşte bu kıymetli, bu yüksek, bu ali kuvvetin huzurunda size hitaben diyorum ki:

Bütün milleti ve bütün memleket evlatlarını sportmen yapmak için sarf olunan mesainin ehemmiyet ve kutsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir ve şerefli ordumuza kıymetli bir menba teşkil edebilmek nokta-i nazarından kahraman ordumuzca da en ali hissiyat ile takdir, takdis ve himaye olunmaya şayan olan bir menba kutsiyetini ihraz eder.

Efendiler hükümet-i cumhuriyemiz ve muhterem Türkiye Büyük Millet Meclisi millet için esaslı ve hayati olduğuna şüphe etmediği meselede kendilerine terettüb eden vazifeleri yapacaklardır. Buna bittabi asla şüphe etmeyiniz. Fakat efendiler, çok ali bir işin müteşebbisi bulunan muhataplarıma açık kati söyleyeyim ki muvaffak olmak için her tülü muavenetten ziyade bütün milletçe sporun mahiyeti ve kıymeti anlaşılmak ve ona kalpten muhabbet etmek, onu vatani vazife telakki etmek lazımdır.

İşte sizin omuzlarınızdaki ağır yüklerden biri bu hakikati tecelli ettirmek olmalıdır. Gerçi vatanda köylülerimiz, köy çocukları, denilebilir ki, bütün hayatlarını tarlalarda, meralarda, ormanlarda harekât ve mesai-i bedeniye içinde geçirirler. Fakat usulü dairesinde ilim ve fen dairesinde olmadığı için gayenin talep ettiği neticeye intizar olunamaz.

Efendiler, Türk ırkında mazinin meşum ve menfi izleri kalmıştır. Bunun esbab-ı tarihiyesini başka vesilelerle çok kere izah ettim. Tekrar etmeyeceğim. Yalnız görüyorsunuz ki tarihlerde cihanlar hakimi olmuş koskoca Türk milletine bugünkü neslimiz varis olduğu zamanda bu koca milleti biraz zayıf, biraz hasta ve biraz cılız bulmuştuk.

Efendiler, gürbüz ve yavuz evlatlar isterim. Bunları yetiştirmek tedbirlerini ve mesuliyetini üzerinize almış adamlarsınız. Bu neticeyi görmezsem hakkınızdaki muhabbetim, itimadım ancak o zaman zail olur. Fakat sizin kadar vatanperver insanların bunda tekâsül edeceğine ihtimal verilebilir mi?

Efendiler: Siz şimdiye kadar bence muvaffaksınız. Bu tarzda, azimle, fedakarlıkla, yürümeye devam ettikçe behemehâl muvaffak olacağınızı şimdiden size tebşir ederim.

Saha-i muvaffakiyatınızın yalnız sizin mesainizle netîcepezîr olacağını zaten kabul edememek vaziyetinde bulunduğunuzu bana samimi olarak söylediniz. Bunda tamamen hakkınızı teslim ettikten sonra size diyorum ki sizin muvaffakiyetinizle millet muvaffakiyetini ilan edecektir. Fakat buna şunu kayd-ı ilave ediyorum ki hatırınızda kalsın: Bir heyet-i içtimaiye, yalnız spor tebdil-i renk ve kuvvet edemez. Orada hâkim olan sıhhi, içtimai, medeni, birçok esbab ve şeraitin teminine matuf teşebbüs ve tedbirler tatbik olunmak lazımdır ki bu olunmaktadır. Siz bu cereyanda dikkat ve tetkikinizi daima hassas bulundurarak memleketin her köşesinde bütün bu tedabire muvazi yürütebileceğiniz spor mesailinde muvaffakiyet teminini arayacaksınız.

Ben şüphe etmem ki işaret ettiğim bu dikkate ehemmiyet vereceksiniz ve behemehâl bu sayede Türk sporculuğu beynelmilel sahnede layık olduğu mevkii ihraz edecektir. O zaman çok yukarıda işaret ettiğim gibi Türk sporculuğu memleket ve millet hayatında müessir olduğu kadar biraz da medeni ve belki de benim tahminimden fazla bir şiar-ı medeniyet olacaktır.

Efendiler, heyet aliyenize tekrar bana bu sözleri söylemeye vesile verdiğinizden dolayı teşekkür ederim.

Sizi bana gönderen hassas insanlardan mürekkep gençlik cevvaliyetiyle vatan ve milliyet aşkıyla hal-i feveranda bulunan kongrenize teşekkür ederim. Sizi avdet ederken Türkiye İdman Cemiyetleri İttihadı’nın teşkiline badi bütün insanların güzel niyetlerine ve baria muvaffakiyetlerine müteşekkir olarak selamlarım.

Sözlerimde işaret ettiğim ciddi muvaffakiyatı bana, hükümet-i cumhuriye ve cumhuriyetin sahib-i aslisi ve murakıbı olan büyük Türk milletine fiilen gösterebileceğiniz zamana büyük Türk milletine namına muntazır olduğum sözlerini son sözlerim olarak söylerim.

Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal


Gazi'nin Spor Manifestosu

Bir Cevap Yazın