Menü Kapat

Çamur Deryasında Derbi

Çamur Deryasında Derbi

Kıymetli gazeteci Alican Özcan‘ın Fenerbahçe-Galatasaray maçı öncesinde attığı 1922 tarihli derbiyi anlatan tweeti görünce kaynaklara gidelim dedik ve aşağıdaki güzel maç yazısını bulduk. Kadıköy’e yağan yağmurlar, çamur deryasında bir derbi maçına vesile olmuş… Keyifli okumalar…

Fenerbahçe Tarihi Çalışma Organizasyonu


Fenerbahçe 3 – 0 Galatasaray

17 Teşrinisani Cuma günü lig maçlarının beşinci haftası idi.

Birkaç günden beri yağan yağmurun tesiriyle yerler çamur deryası içinde bocalanıyordu. Bugün fazla olarak yağmura bir de rüzgar tefrik edilmiş…

Daha sabahtan bu bulaşık havada Kadıköyü’ne hareket ettiğimiz zaman vapurda bizlerle beraber yalnız Galatasaraylılar bulunuyordu. Fakat herkes gibi biz de oyunun tehirini ümit ediyorduk.

İskeleden yollar ayrıldı. Biraz sonra İttihat Kulübü’nde Altınordu-Hilal, Galatasaray-Fenerbahçe ikinci takımları maçları tehir edildi. Bundan sonra Altınordu-Hilal birinci takımları da başka haftaya bırakıldı. Şimdi saha yalnız arkası kesilmeyen yağmura bırakılmıştı. Kulübün telefonları mütemadiyen çıngıraklarını öttürüyor. İttihat Kulübü Müdürü cevap olarak “Zannetmiyorum… Belki… Fakat ihtimali yok” diyerek kapatıyor. Ve daima oyun soruluyordu.

Saat bir buçuk! Elân karar yok Fenerbahçe’nin yolladığı murahhasa Galatasaray ancak iki buçukta cevap verebileceğini söyledi… Dakikalar pek süratle geçti. Tam iki buçuk! Fenerbahçe Kulübü’nün kapısından giren Galatasaraylı, oyunun muhakkak yapılacağını bildirdi.

Soğuk ve yağmur kulübün camlarını kamçılarken bir müddet imtina edildiyse de nihayet Fenerbahçe de oyuna muvafakat etti… Yarım saat sonra sahanın çamur deryası içinde yüzmeye gelen formalılar müsabakaya başlamak üzere idiler. Bunların ortasında dalyanlardaki balıkçı kıyafetinde muşambalar içine sarılmış bir sivil görülüyordu ki bu da hakemliğe tayin olunan Hilal Kulübü Reisi Fethi Bey idi.

Müsait bir havada binlerce temaşakarın merakla takip edeceği maçta bugün sağ tribünün sağ yamacına sığınmış bir avuç meraklıdan başka kimse yoktu.

Galatasaray takımı müdafilerinde ve muhacimlerinde esaslı tebeddülat yaparak sahaya gelmişlerdi:

Nüzhet, Edip, Mehmet, Ali, Nihat, Ömer Besim, Ali, Rüştü, Suat, Fazıl, Muslih Beyler.

Fenerbahçe ise yalnız solaçıklarını değiştirmişti:

Şekip, Hasan Kamil, Cafer, Fahir, İsmet, Kadri, Bedri, Galip, Zeki, Alaaddin, Sabih Beyler.

İlk düdük çalınca küskün bir vaziyette müsabakayı seyretmek için birkaç kat paltolar içine saklanmış temaşakarlardan pek fazla bağrışmalar, teşyi’ avazeleri çıktı. Bu patırtı herhâlde büyük maçlarda yapılanlar kadar değilse de yine çayırda bir hareket husule getiriyordu.

İlk akınlar Galatasaray tarafından yapıldı. Fenerbahçe rüzgârın ve yağmurun aleyhine düştüğünden müdafaaya ehemmiyet vermişti. Birkaç tehlikeli hareket kaleci tarafından kurtarıldıktan sonra herkes Fenerbahçelilerin yağmurlu havada oynayamayacağından mağlubiyetin kat’ olduğunu söylüyordu. Filhakika ilk anlar pek tehlikeli oldu. Fakat biraz sonra Fenerbahçeliler de muannit yağmura karşı topu ilerilere sevke başladılar.

Müsabaka görülecek bir hâlde idi. Kafa vurmak için yerden ayaklarını kesen oyuncunun avdeti mutlak bir sukût ile neticeleniyor hasmından top almak isteyenler ufak bir manevradan sonra kendini tutamıyor, topu sürmek için hâhişle koşanlar önünde biriken su birikintilerine terk ederek yalnız kendi koşuyor. Ümit edilen oyuncuların şutları bile yapışkan çamurun arasında kuvvetini gaip ederek tevakkuf ediyordu. İşte bütün oyuncular bu vaziyette âdeta acemi patinajcılar gibi mütemadiyen düşüp kalkıp topa dokunabiliyorlardı.

Formaların renkleri değişmiş, koşanlar arasında ancak istikamete göre takımlar anlaşılabiliyordu. Başlangıçtan bir çeyrek sonra Fenerbahçe’nin sağdan bir akınında Galatasaray müdafii Mehmet Bey’in (müşkül vaziyeti dolayısıyla) kaleciye verdiği pası kuvvetli şut gibi giderek kalenin sol zaviyesinde Galatasaray’a ilk gol oldu. Bunun akabindeki akında da Galip Bey ikinci sayıyı yaptı. Bundan sonra tarafeyn yine fazla çalıştıysa da soğuk, yağmur, çamur arasında muvaffakiyet temin edilemiyordu.

Birinci parti nihayetlendi. Renkleri uçmuş olan oyuncuların formaları değiştirildikten sonra hemen ikinci partiye başlanıldı. Fakat bu sefer oyuncuların formaları sarı, kırmızı, lacivert -sarı yerine düz beyaz, düz lacivert olmuştu.

Galatasaray ilk partinin nihayetlerinde Mehmet Bey’in soğuktan dışarı çıkması dolayısıyla on kişi ile oyuna başladı. Müsabaka biraz daha devam etti. Fenerbahçe Zeki Bey tarafından da üçüncü sayıyı da ilave eyledi.

Galatasaray rüzgârın aleyhine düştüklerinden daima müdafaada bulunuyorlardı. Bir müddet daha devam olundu. Artık müsabıklar mukavemet edemiyorlardı. Galatasaray’dan Rüştü, Fener’den Galip, Alâeddin, Fahir Beyler birer birer sahadan çekilmeye başladılar; oyuna Fener’in sekiz, Galatasaray’ın dokuz idmancısı ile biraz daha devam edildiyse de vaktinden evvel tarafeyn kaptanlarının muvafakatiyle hakem tarafından nihayetlendirildi.

Müsabakadan sonra Fenerbahçe ve Galatasaray takımları kendilerinde her vakit görülen lüzumsuz taassuplarını bırakarak kardeşcesine kulübe geldiler ve orada duşlarını yapıp giyindikten sonra yine pek samimî olarak birbirlerinden ayrıldılar…

Ümit ederiz memleketimizin iki kıymetli kulübünün taassupları o günkü yağmurun şiddeti arasında erimiştir. Ve bundan sonra daima samimiyet temadi edecektir.

Müsabaka esnasında tarafeyn kalecileri gayet iyi oynadılar. Yağmurlu havada muvaffakiyet gösterenlerden Galatasaray’dan Edip, Fener’den Cafer Beyleri zikredeceğiz. Çünkü bu oyuncular kuru havadaki oyunlarından daha güzel oynadılar.

Çelebizade Sait Tevfik | 22 Kasım 1922 – Spor Âlemi

Bir Cevap Yazın